Işte Türk Barbarlığı (Türkos Barbaros)

Mart 28, 2008

26 Mart 2008

Yeni Newroz’da Kürt halkının üzerine ateş açan AKP’nin katil polisleri insanlık dışı bir vahşetle yine sahneye çıktı.
 İlgili Başlıklar

Polisler Hakkari’de kendilerine taş attığını iddia ettikleri bir çocuğun kolunu kameralar önünde “taş atan kolu kırarlar” diyecek kadar insanlıktan çıkmış bir vaziyette kırdı. ROJ TV’de yayınlanan bu görüntüler, Kürtlere katliamları reva gören ve sessiz kalanlara ithaf olunur…

ROJ TV’de yayınlanan bu görüntülerini İzlemek için tıklayın…


Halepçe Katliamı her yerde kınanıyor

Mart 16, 2008

halepce_silopi.jpgANF NEWS

HABER MERKEZİ (16.03.2008)-Saddam rejiminin Halepçe kentinde kimyasal silahlarla yaptığı katliam 20 yılında eylemlerle kınanıyor. Mersin, Şırnak, Denizli, Antalya, Uşak, Muğla, Sakarya, Diyarbakır, Van, Kars, Muş ve Hakkari’de katliam kurbanları anıldı.MERSİN

DTP Mersin İl Örgütü, DTP Yenişehir, Demirtaş, Şevket Sümer ve Çilek Mahalle temsilciliklerinde düzenledi. Şevket Sümer Mahalle Temsilciliği’ndeki panele katılan İlalyan Komünist Partisi Kürt Halkı ile Dayanışma Komitesi üyesi Antorello Pabis, Kürt halkının onurlu ve haklı bir mücadele verdiğini belirterek, “Kürt halkı kimliği, dili için mücadele veriyor. Haklı bir mücadeledir. Biz Kürt halkını daha yakından tanımak ve sesini çığlıklarını Avrupa’ya yansıtmak için geldik” dedi. MKM-Der binasında yapılan Halepçe anma etkinliğinde konuşan MKM-Der Yöneticisi Mahsume Sungur “Türkiye ve Dünyada artık Halepçeler yaşanmasın” dedi. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı etkinlikte kısa müzik dinletisinin ardından Halepçe’ye anlatan oyun sahnelendi. Anma programı, Halepçe Katliamını anlatan sinevizyon gösterimi ile sona erdi.

DENİZLİ

DTP Denizli İl Örgütü ve Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH), DTP İl binasında etkinlik düzenledi. Saygı duruşuyla başlayan etkinlikte konuşan YDGH üyesi Murat Güzel, “Kürt halkı bu tür katliamlara tarih boyunca bir çok kez maruz bırakılmıştır. Ancak bundan sonra maruz kalmamak için onurlu bir mücadele, onurlu bir direniş göstermektedir. Tüm Kürt halkının birlik, berberlik ve dayanışma içerisinde bu direnişi sahiplenmesi ve daha da yükseltmesi gerekmektedir” dedi. Etkinlik, Halepçe şiirinin okunması ve Kürt tarihine ilişkin bir slayt gösterisinin yapılmasının ardından sona erdi.

UŞAK

Uşak’ta Tiritoğlu Parkı’nda bir araya gelen YDGH üyeleri basın açıklaması yaptı. DTP Muş İl Örgütü’nde de etkinlik düzenlendi.

ANTALYA

Antalya merkezdeki Kışlahan Otel önünde bir araya gelen çeşitli sivil toplum kuruluşuna üye ve yöneticiler “Halepçe ve Beyazıt katliamlarını unutmadık unutturmayacağız” yazılı pankart açarak katliamı kınadı. Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen eylem için DTP Antalya İl Binası’nda bir araya gelen yaklaşık 750 kişi buradan eylemin yapılacağı yere kadar slogan ve alkışlar eşliğinde yürüyüşe geçti. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı eylemde grup, aradan 30 yıl geçmesine rağmen Beyazıt ve Halepçe katliamlarını gerçekleştirenlerin aydınlığa çıkarılmadığını ancak halkın bu katliamları asla unutmayacağını belirtti. Sık sık “Biji Serok Apo”, “Yaşasın halkların kardeşliği” ve “Şehit namırın” şeklinde slogan atan grup, daha sonra eylemi bitirdikten sonra DTP İl Binası’na kadar yine slogan ve alkışlar eşliğinde yürüdü. Beyazıt ve Halepçe katliamları ayrıca Akdeniz Üniversitesi (AÜ) öğrencileri tarafından da protesto edildi. Üniversite kampusunda bir araya gelen Yurtsever Demokratik Geçlik Hareketi ve diğer gençlik yapıları üyeleri alkış ve sloganlarla her iki katliamı protesto etti.

MUĞLA

Muğla’da DTP ve YDGH tarafından Sınırsızlık Meydanı’nda düzenlenen basın açıklaması ve resim sergisi etkinliğine 10 ülkücü saldırmak istedi. Tekbir getirerek gruba doğru küfür eden ülkücüleri, polis uzaklaştırdı.

SAKARYA

Sakarya DTP İl binasında yapılan etkinlikte de Halepçe katliamı kınandı. Saygı duruşuyla başlayan etkinlikte katliamın tarihçesi anlatıldı. Daha sonra sinevizyon gösterisiyle katliamdan kesitler sunuldu. “Bi ronahiya çaven zaroken Halepçe eme bimeşin azadiye” pankartı asılan etkinlikte sık sık “Kürt halkı katliamlarla bitirilemez” ve “Yaşasın halkların kardeşliği” şeklinde sloganlar atıldı.

DİYARBAKIR

Dağkapı Meydanı’nda bir araya gelen Demokrasi Platformu üyelerine, DTP Diyarbakır milletvekilleri Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak ile DTP İl Başkanı Nejdet Atalay, ilk kademe belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu 200 kişi destek verdi. Grup, Halepçe katliamında yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının bulunduğu dövizleri taşırken, Eğitim Sen üyesi Yıldırım Aslan, katliamı anlatan Kürtçe bir şiir okudu.

Burada kalabalığa hitaben konuşma yapan Diyarbakır Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü ve İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ali Akıncı, Mart ayının katliamlar ayı olduğunu ifade etti. 16 Mart tarihinin Kürtlere karşı en ağır insanlık suçunun işlendiği gün olduğunu belirten Akıncı, “Bugün Nagazaki ve Hiroşima’dan sonra dünyada yasaklanan kimyasal ve biyolojik silahların ilk kez Kürtler üzerinde denendiği bir gündür. Bugün, demokrasi ve insan hakları savunucusu kesilen ABD ve batılı ülkelerin faşist Irak devletine sattıkları kimyasal gazlarla 5 bin Kürt insanın katledildiği, 7 bin Kürdün ömür boyu sakat ve çeşitli hastalıklar taşımaya mahkum edildiği bir gündür” diye konuştu. Akıncı, kutlanacak Newroz bayramının barışın ve kardeşliğin tesisi için son derece büyük ve tarihi bir fırsat olduğunu söyledi.

VAN

DTP Yüksekova İlçe binasında yapılan etkinliğe, Yüksekova Belediye Başkanı M. Salih Yıldız, Esendere Belediye Başkanı Hurşit Altekin, KESK, DİSK, Barış Anneleri, Özgür Yurttaş Hareketi, KURDİ DER ve muhtarların da aralarında bulunduğu yaklaşık 3 bin kişi katıldı. DTP İlçe binasına sığmayan yaklaşık bin kişide etkinliği dışarıdan izlemek zorunda kaldı. “Biji Serok Apo”, “Sayın Öcalan” ,”Kahrolsun Halepçe Katliamı”, “Gençler cepheye misillemeye” ,”Barış hemen şimdi” , “Bo azadı bo aşıtı şer şer” sloganlarının atıldığı etkinlikte Konfederalizm bayrakları ile PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın posterleri açıldı. Etkinlikte şiir dinletisinin yanı sıra çocukların oluşturduğu Koma zarokın nujen grubu da şarkılar söyledi. Halepçe katliamını anlatan sinevizyon ve tiyatro gösterisi sunuldu.

KARS

Halepçe katliamı dolayısıyla Kafkas Üniversitesi Öğrenci Derneği (KAÜ-ÖDER) Toplantı Salonu’nda yaklaşık bir panel düzenledi. Panele Kars DTP İl yöneticileri de katıldı. Saygı duruşunun ardından dernek yöneticilerinden Mahir Kaya konuşma yaparak, Amerika ve diğer ülkelerin de katliamın parçası olduğunu söyledi.

MUŞ

DTP Muş İl Gençlik Kolları tarafından parti binasında düzenlenen etkinliğe, DTP İl Başkanı Maşallah Yamaç, MTUHADDER Başkanı M. Ali Karagüzel, DTP yönetimi ve kadın meclisinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Saygı duruşu ile başlayan etkinlikte konuşan Celal Şeker, Halepçe katliamını anlattı. Etkinlikte Halepçe ile ilgili şiirler okunarak, sinevizyon gösterisi düzenlendi.

HAKKARİ

İHD Hakkari Şube üyeleri Belediye İş Hanı önünde yüzlerce kişiyle yaptığı basın açıklamasıyla Halepçe katliamını kınadı. Belediye Başkan Vekilli Cemil Akış, DTP İl Başkanı Hasan Güzel ve bir çok sivil toplumu örgütü katıldığı açıklamayı İHD Hakkari Şube Sekreteri Orhan Koparan okudu. Koparan, Halepçe’nin ve diğer katliamların sorumlularının yargılanması için uluslararası ceza mahkemesinin statüsünün tanınmasını istedi. Açıklamada “Katliamlara hayır”, “Savaşa Hayır”, “İşgale Hayır” sloganları atıldı.

ŞIRNAK

Şırnak DTP İl Örgütü, 16 Mart 1988 tarihinde kimyasal silahlar kullanılarak 5 binin üzerinde kişinin ölümü ile sonuçlanan Halepçe katliamını kınamak için basın açıklaması yaptı. İl binası önünde yapılan açıklamaya DTP’li yöneticilerin yanı sıra yüzlerce kişi katılırken, DTP il binası üzerine katliamı kınamak amacıyla siyah bir bezin asılması dikkat çekti. Açıklamayı yapan DTP Şırnak İl Başkanı Halil İrmez, Halepçe’de kadın, çocuk, yaşlı, kadın demeden soykırım gerçekleştirildiğini ifade ederek, “Katliamlarla nam salmış zalim Dehaq, onurlu Ortadoğu halkının karşısında yok olmuştur. Halepçe’de Kürtlere soykırım yapan dönemin Dehaq’ı Saddam’da kendi efendileri tarafından yok edilmiştir” dedi. Kürtlerin tarih boyunca özgürlük ve barış mücadelesi verdiğini ifade eden İrmez, “Kürt halkının savaşa karşı barış haykırışlarını sağır sultan duydu. Ancak önceki iktidarlar gibi Başbakan Erdoğan da duymadı. Kürt halkı Halepçe Katliamı’nın mimarı olan çağdaş Dehaqlara olduğu gibi, Kürtlerin sesini duymayanlara cevabını Newroz’da verecektir” dedi. Açıklama sırasında kitle sık sık “Kürdistan faşizme mezar olacak”, “Şehit namırın” ve “Baskılar bizi yıldıramaz” şeklinde sloganlar atıldı.

SİLOPİ

Silopi’de DTP binası önünde toplanan binlerce kişi, 16 Mart 1988 tarihinde yapılan Halepçe Katliamı mağdurları için saygı duruşunda bulundu. Silopi Belediye Başkanı Muhsun Kunur, DTP İlçe Başkanı Süleyman Şavluk’un da katıldığı eylemde konuşma yapan DTP’li belediye meclis üyesi Mutalip Sakman, katliamı kınadıklarını belirtti.

“Biji serok Apo”, “Şehit namrın”, “Katil Erdoğan”, “PKK halktır halk burada” sloganlarının atıldığı eylemin ardından DTP ilçe binasında Halepçe anısına açılan resim sergisi toplu olarak gezildi. Burada Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi üyeleri, Halepçe katliamında yaşamını yitirenlerin konu edindiği kısa bir tiyatro gösterimi sundu.

ANF NEWS AGENCY


Kürdistan – YAŞAR KEMAL: 15 MİLYON İNSANIN İNSAN HAKLARI VERİLMEDEN DEMOKRASİ GELİŞTİRİLMEZ’’

Şubat 9, 2008
  9-Feb-08 [17:0]
Peyamner PNA-Türkiye’de Türkiye Barış Meclisi´nin düzenlediği ´Yeni anayasa sürecinde demokratikleşme ve Kürt sorunu´ konulu konferansa mesaj gönderen yazar Yaşar Kemal, aşağılanan zulme maruz kalan kişilerin haklarını dünyanın öbür ucunda sorduğunu belirterek, “15 milyon insanın insan haklarını vermezsen demokrasiyi nasıl geliştirebilirsin?” dedi.

Türkiye Barış Meclisi´nin düzenlediği ´Yeni anayasa sürecinde demokratikleşme ve Kürt sorunu´ konulu konferansta Prof. Dr. Cengiz Güleç´in konuşmasının ardından yazar Yaşar Kemal´in mesajı okundu.
Bu çağda demokrasiyle yönetilmenin bir ülkenin en büyük onuru olduğunu belirten Kemal, “Bundan 16 yıl önce Musa Anter´in gidişinin ardından şöyle seslenmiştim; ´21. yüzyılda kardeşleri birbirine öldürterek girmeyelim. Alnımızda kardeş kanının kapkara lekesiyle girmeyelim.´” dedi.

21. yüzyılda insanlığın insan hakları ve insan kültürü üstüne daha çok titreyeceğini vurgulayan Kemal, “Artık dünya küçüldü. Burada aşağıladığın, zulmettiğin, haklardan mahrum ettiğin kişiler haklarını dünyanın öbür ucunda soruyorlar. 15 milyon insanın insan haklarını vermezsen demokrasiyi nasıl geliştirebilirsin?” diye sordu. (Ajanslar)


TÜRK SAVAŞ UÇAKLARI KURDİSTAN SINIRINI TEKRAR İHLAL ETTİ

Şubat 2, 2008
Kürdistan – TÜRK SAVAŞ UÇAKLARI, KÜRDİSTAN BÖLGESİ SINIRLARINI İHLAL ETTİ. 2-Feb-08 [17:24]
Peyamner PNA-Meki Hivi/Zaho: Türk savaş uçaklarının Kürdistan Bölgesi sınırını geçtiği ve Zaho’ya bağlı Nerve ve Rekan bölgelerini üzerinde uçuş yaptıkları bildirildi.


Bölge’den kaynaklar, Türk savaş uçaklarının bugün saat 12’de 1 saat süreyle Nerve ve Rekan bölgeleri üzerinde uçuş yaptıklarını bildirdi.

Konuya ilişkin PNA’ta demeç veren Dohuk sınır koruma güçleri sorumlusu Hüseyin Travnışi, bugün saat 12’de iki Türk savaş uçağının Kürdistan Bölgesi sınırlarını ihlal ederek Nerve ve Rekan bölgeleri üzerinde  1 saat süreyle uçuş yaptıklarını bildirdi.

Travnışi, uçakların bölgeyi bombardıman etmek için bölge üzerinde uzun bir süre uçuş yaptıklarını söyledi.


FRANSA’DAN KURDİSTAN’A TEMSİLCİLİK

Şubat 2, 2008
Kürdistan – MUSTAFA: ‘’FRANSA HÜKÜMETİNİN KÜRDİSTAN BÖLGESİ TEMSİLCİLİĞİ AÇILIYOR’’ 2-Feb-08 [18:35]
Peyamner PNA-Federal Kürdistan Bölgesi (FKB)hükümetinin Dışişleri sorumlusu Felah Mustafa, Fransa Dışişleri bakanlığının Hewler’de temsilcilik açacağını ve temsilciliğin Fransa’nın Bağdat büyükelçiliğine bağlı olarak çalışacağını söyledi.


Mustafa, PNA’ya verdiği demeçte, temsilciliğin açılması için bütün işlemlerin tamamlandığını ve temsilciliğin önümüzdeki hafta sonu açılacağını ve Fredric Tissot’un temsilcilği temsil edeceğini söyledi.

Bu arada, Le Figaro gazetesi de Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın, Federal Kürdistan Bölgesi’nin başkenti Hewler’de  diplomatik temsilciliğini hafta başında resmen açacağını yazdı.Fransa’da yayımlanan Gazete, “Fransa  Kürdistan Bölgesine yerleşiyor” başlığıyla verdiği haberde, resmi açılışı Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner’in yakın dostu olan ve Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nün eski üyesi doktor Frederic Tissot’un yapacağını duyurdu. Diplomatik temsilcilik, Fransa’nın Bağdat’taki büyükelçiliğine bağlı olarak çalışacak. Bu arada Le Figaro gazetesi, Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkilinin, “Konsolosluğun da ötesinde, Hewler’deki temsilciliğin siyasi varlığı olacak” şeklindeki açıklamasına yer verdi.


Er Yüce hain mi?

Ocak 14, 2008
Er Yüce hain mi?

6 Ocak tarihli Taraf Gazetesi’ni bir haftadır masamın üzerinde bekletiyordum.

Neden mi? Attığı manşet ve sorduğu sorular ile ilgili olarak medyanın tavrını izlemek için…

Gazete, Dağlıca baskınında esir düşen ve şimdi hakkında ‘müebbet’ hapis cezası istenen er Ramazan Yüce ile ilgili iddianamedeki suçlamaları ve savunmasını araştırmış, avukatıyla görüşmüş ve oradan çarpıcı sorular çıkarmıştı.

‘Askerileşmek’ yerine ‘hukukileşmeyi’ seçmiş bir ülkede olay yaratacak çok önemli bir gazetecilikti.

Birkaç yazar dışında çıt çıkmadı, medya neredeyse ‘üç maymunu’ oynadı…

***

Halbuki…

‘Müebbetlik soru’ manşetini atan önceki Pazar günkü Taraf gazetesi, ‘12 askerin şehit olduğu açıklanan Dağlıca ile ilgili hangi komutanın kime hesap verdiği bilinmiyor, bunun talep edilmesi bile tepki gördü ama baskında rehin alındıktan sonra tabur komutanına ‘neden yardıma gelmedin’ diye seslenen er Yüce için müebbet hapis isteniyor’ dedikten sonra çok vurucu on hukuk sorusu soruyordu:

1- ‘Askeri savcının hazırladığı iddianamede en ağır cezayı istediği Ramazan Yüce gerek ifadesinde, gerek avukatıyla görüşürken ‘Ben PKK’nın Dağlıca’ya baskın yapacağını dinledim, katırlarla geldiklerini termal kamerayla gördüm, hepsini rapor ettim’ dedi. Yüce’nin bu sözünü ettiği raporlar nerede?’

2- ‘Er Ramazan Yüce birliğin telsiz dinleme ve kestirme görevlisi ve günlük rapor vermek onun temel görevi, bu yüzden ‘Rapor vermedi’ denemez. Eğer gerçekten vermediyse, bu temel görevini savsaklayan bir er, çatışma günü bile nasıl hálá en kritik mevzideki en önemli görevde tutulmaya devam edildi?’

3- ‘Yalan söylediğinin anında belgeleneceğini bile bile ‘Ben PKK’nın gelmekte olduğunu bildirdim’ diyen telsizci er Ramazan Yüce’nin söylediklerini bu durumda gerçek kabul etmek doğal değil mi? Öyleyse böyle hayati bir istihbaratı veren bir askerin PKK’lı olduğunu ileri süren savcı ne kadar inandırıcıdır?’

4- ‘İddianamede er Yüce’nin PKK’lı olduğunun kanıtlarından biri olarak silahını kullanmamış olması gösterildi. O ise ifadesinde ‘Silahımla bir şarjör ateş ettim, ama sonra silah şişti’ dedi. Silah da ortada yok ve incelenemedi, o halde Yüce’nin silahını kullanmadığı, dolayısıyla PKK’lı olduğu nasıl ileri sürülebildi?’

5- ‘PKK’nın rehin aldığı ve şimdi yargılanmakta olan sanıkların hemen tümü cephanelerinin yetersiz, silahlarının arızalı olduğunu, çatışma sırasında namlularının şiştiğini söyledi. Savcı ise ‘Doğru değil, silahlardan biriyle 174 mermi atılmış’ demektedir. 174 mermi atılan bir silahın şişmesi doğal değil mi?’

6- ‘İddianamede yine Yüce’nin PKK’lı olduğunun kanıtı olarak bir süre önce arkadaşlarına ‘Ben sivilde dağa gideceğim’ dediği yazıldı. Bu kadar kritik bir görevdeki bir asker için bu suçlama inandırıcı mı? Bu nasıl rehavettir ki bunu söyleyen bir asker üstlerine bildirilmedi ve baskın anında bile o mevzideydi?’

7- ‘Sonradan, Dağlıca baskını sırasında çatışmanın 36 saat sürdüğü resmen açıklandı. Bu askerler o 36 saatin hangi diliminde teslim oldu? Eğer çatışmanın son anlarında teslim oldularsa bu doğal değil mi ve asıl sorulacak sorunun şu olması gerekmez mi: O saate kadar neden askerlerin yardımına gidilmedi?’

8- ‘Yok, askerler çatışmanın hemen başında ve er Ramazan Yüce’nin teşvikiyle teslim oldularsa ve dolayısıyla Yüce gerçekten PKK’lı ise, başına bunların geleceğini bile bile neden geri döndü? Bu kadar saf militanları olan PKK, bir tabur askerle korunan bir sınır tepesini kimseye farkettirmeden nasıl basabildi?’

9- ‘Şu soruyu sormak kamuoyunun hakkı değil mi: PKK’nın burnu dibindeki bir askeri time, saatlerce süren çatışmaya rağmen neden yardıma gidilmedi? Er Yüce ve öteki yedi asker, onları kurtarmaya gidildiği halde ‘Bizi kurtarmayın’ dedikleri için mi ‘vatana ihanet’e varan suçlamalarla karşı karşıyadır?’

10- ‘Bir süre önce İran’ın esir aldığı İngiliz askerleri çıkarıldıkları televizyonda bu sekiz askerden çok daha ‘yenmez yutulmaz’ şeylersöyledi ama dönüşte serbest kaldı. Devletlerinin saklamak istediği bir şey olmadığı için olabilir mi?’

***

Bu sorular karşısında pişkince susan medya dün Er Ramazan Yüce’yi ‘vatana ihanet’ ile suçlayan Tabur Komutanı’nın dava dosyasındaki ‘değerlendirme raporunu’ itina ile birinci sayfalara ya da gazetelerin mümtaz yerlerine taşımıştı..

Sivil mahkemenin kırk yıl verdiği Şemdinli sanığına askeri mahkemenin tahliye verdiği bir ülkede ‘hukuk’ diye yırtınmanın anlamı yok aslında ya…

Çünkü, buranın hukuku ‘komutan haklıdır’ hukuku.

Sınırın rahatlıkla geçildiği, koskoca taburun kolayca basıldığı, on iki askerimizin şehit edildiği, sekizinin alıp götürüldüğü bir baskının faturasının er Ramazan Yüce’ye yüklenmesi de bunu ispatlamıyor mu?

***

Vicdan…

Hukuk…

Ve gazetecilik kalmayınca ne denebilir?

Tek şey kalıyor:

‘Komutan ne söylüyorsa, vicdan da, hukuk da, gazetecilik de odur.’

Peki, bu toplum vicdanının bu kadar ‘dar’ bir yere sıkıştırılmasına razı olacak mı?

Hiç utanmayacak mı?

Mehmet Altan
14.01.2008
Star

Haber www.cevdet.net  sitesinden alıntılandırılmıştır


Türkiye, kafatası cumhuriyeti değil (?).mi??

Ocak 13, 2008
Türkiye, kafatası cumhuriyeti değil(?)

BU YAŞTAN SONRA BARİ ATMA-BU ADAMDAN POLİTİKACI OLURMU?????

CHP lideri Baykal, partiye yeni katılanlara rozet taktı.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘siyasi bilinç cumhuriyeti’ olduğunu belirterek, “Cumhuriyet’in özü, kimsenin kimliğini ortadan kaldırmaya yönelik değil, kimlikleri inkar etmek değildir.

Tam tersine kimliklere saygı anlayışı içinde bir millet inşa etme projesidir.” dedi. Baykal, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda açılan ‘Parti Okulu’nda ilk dersi verdi. Son dönemin tartışma konusu ‘kimlik’ üzerinde duran Baykal, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ırk, kan ve kafatası cumhuriyeti olmadığını vurguladı. Baykal, “Burada beraber yaşamayı ortaklaşa kararlaştırdığımız insanlar hangi inanç, hangi mezhep, hangi ırk ve hangi etnik kökenden gelirsek gelelim hepimiz eşit hukuka, eşit haklara ve eşit kurucu güce sahip olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin parçasıyız.” diye konuştu. Cumhuriyet projesinin 80 yılı aşkın süredir Türkiye’yi bugünlere getirdiğini ifade eden Baykal, son dönemde bazı sıkıntılar çıktığını kaydetti. Buna karşı herkesin büyük bir görev ve bilinç duygusu içinde olmasını istedi. Atatürk’ün ‘Bağımsız bir devlet kurmak üzere mücadele eden halka Türk milleti denilir.’ diyerek yola çıktığını aktaran CHP lideri, şu değerlendirmeyi yaptı: “Burada mücadele eden grubun içinde Arap’ı, Çerkez’i, Laz’ı var. Türk milleti tarifi, etnik ve ırki kimliklere indirgemeyi reddetmiştir. Ve ‘bu tanımın içinde herkese yer var’ demiştir.”

Emre Soncan, İstanbul


Emine Erdoğan’ın lüks merakı

Ocak 13, 2008

Mustafa Mutlu – Vatan Gazetesi

Harvey Nichols, 2006 yılında İngiltere’den sonra Türkiye’de de Kanyon’da bir mağaza açtı.

En pahalı ürün 14 bin dolara satılan Bottega Veneta marka çanta.

Günlük cirosu yaklaşık 120 bin dolar.

Böyle bir mağazayı sırf ‘rahat alışveriş edebilmek’ için kim kapatır?

Dubai Şeyhi… Evet!

Suudi Kralı… Evet!

Peki; Türkiye’den kim kapatabilir?

Belki kapatabilecek başka birileri de vardır ama dün öğrendik ki bugüne kadar bunu yapan tek kişi, Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan olmuş…

Emine Hanım her ayın belli günlerinde…

Dikkat edin, ‘bir kez’ değil…

Her ayın belli günlerinde birkaç yakın arkadaşıyla akşam saatlerinde Kanyon’a gelir ve garajdan özel bir asansörle bu mağazaya çıkarmış…

O sırada da mağazaya başka hiçbir müşteri alınmazmış!

Başbakan’ın maaşı aşağı yukarı 12 bin YTL, bu mağazadaki bir çantanın fiyatı bile çok daha pahalı…

Demek ki Başbakan, ‘Maaşımla geçinmekte sıkıntı çekiyorum’ derken, Emine Hanım’ın bu’lüks merakı’nı anlatmaya çalışıyormuş aslında!

Allah’tan çocuklarının düğününde ‘yakınları’ çok takı taktılar da, oğullarını-kızlarını ‘bursla’ okutmak zorunda kalan bu ailenin ‘hanımefendisi’ artık mağaza kapatabilir hale geldi!

Siz de kıskanmayın ne olur!

Çalışın, sizin de olur!


İtalya’dan Üst düzey Ziyaret

Ocak 13, 2008

ala-kurd-ya-iro-te-qebulkirin.png

Barzani, PKK’yı terör örgütü olarak ilan etmek zorunda olmadıklarını söyledi.

13 Ocak 2008 15:36


Kuzey Irak’a ziyarette bulunan İtalya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Geovani Virniti ile 12.30 sıralarında görüşen Barzani, görüşmenin ardından, “Türkiye bir grubu terörist ilan etti diye bizim de onları terörist ilan etmek gibi bir mecburiyetimiz yoktur. Eğer Türkiye barışçıl çözüm arayışında bulunursa biz de yardım elini uzatmaya hazırız” dedi.İtalya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Geovani Vitrini de, “Biz Kürt bölgesi ile daha samimi ilişkiler içinde olma uğraşındayız ve ilişkilerimizin ilerlemesi için çaba gösteriyoruz” şeklinde konuştu.

İHA


Kızılderililer Türk mü?

Ocak 13, 2008

Kızılderililerin Türk olduğu yönündeki iddia, ilk kez her iki tarafın da katılacağı bir zirvede ele alınacak.

Gelde buna yakma!

Memleketin gündemi bu işte::::

13 Ocak 2008 10:29


İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği Başkanı Ali Çınar’ın girişimleri ile 26 Ocak’ta Türkevi’nde yapılacak zirveye, George Washington Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Türker Özdoğan, Amerikan İçişleri Bakanlığı Kızılderililer Doğu Yakası Daire Başkanı Frank Keel, Michigan Devlet Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Timur Kocaoğlu, Birleşmiş Güney ve Doğu Kabileleri Başkanı Brian Paterson, Araştırma Profesörü Marjorie Mandelstam Balzer ve Amerikan Kızılderilileri Araştırma Bölümü Arizona Devlet Üniversitesi öğretim üyesi Doçent Carol Lujan katılacak.Zirvede ‘En Genç Şarkıcı ve En İyi Genç Sanatçı Albümü, 50. Grammy Ödülleri Giriş Kategorisi 2007, Yılın En İyi Flüt Sanatçısı, Kızılderililer Müzik Ödülleri 2007 sahibi Ozan Evren’in yanı sıra Orta Asya’dan Melodiler albümünün sahibi İlhan Sami Özülü de müziklerinden örnekler sunacak.

Ali Çınar konu ile ilgili açıklamasında, “Yıllardır Türk ve Kızılderililerin benzerliklerini ve bağlarını konuşuruz. Şimdi her iki taraftan da araştırmacıların katılımıyla bu bağların ne olduğunu öğrenip, herkese duyurma imkanı bulacağız” dedi.

Öte yandan Kızılderililerin Türk olduğunu öne sürenler, gelenek benzerliklerin yanı sıra dillerdeki ortak kelimeleri de delil olarak ortaya koyuyor. İşte o kelimeler:

Yatkı: Ev, yatılan yer, Dodohişça: Dudak, Lı-ık: Vatan, ili, Tamazkal: Hamam, temiz kal, T-sün: Uzun, Hogan: Kerpiç ev, Hopan, Missigi: Mısır, Tepek: Tepe, Hu: Selam, Tete: Dede, Türe: Türe, Töre, Atış-ka: Ateş, Yanunda: Yanında, Aş-köz: Yemek, Tapa: Tuba, Yu: Su, yu-mak, yıkamak, İldiş: Dişleme, Kün: Gün, Tepek: Tepe, Kuşa: Kuş, Köç: Göç..

Haber3.com  alıntı